Diyarbakır'ın Tarihi Yerleri

Diyarbakır Kalesi: Çin Seddinden sonra Dünyada ikinci olan Diyarbakır Kalesi surları hiç kuşkusuz görülmeye değer yerlerin başında gelir. Yapısı, sağlamlığı, taşıdığı yazıtlar, kabart­malar ve şekillerle surlarda 12 uygarlığın kitabelerini okumak mümkündür. Büyük yazar A. Gabriel Diyarbakır Surları tek ba­şına kitabeler müzesi sayılabilir diyor. Kalenin ik yapılış tarihi bi­linmemekte, ancak M.S.349 yılında Roma imparatoru Konstantinus tarafından genişletilerek bazı kısımları onarılmıştır. Kalede 4 kapı bulunmakta ve bunlar 4 ana yöne açılmaktadırlar. Daha sonra şehrin gelişmesiyle surlarda yeni kapılar açılmıştır. Surlar 5 kilometre uzunluğunda ve şehri bir kalkan balığı gibi ku­şatmaktadır. Duvar yüksekliği 12 metre, genişliği 3-5 metre olan surların 82 adet burcu vardır.

Camiler

ULU CAMİ: Çok sağlam, kara taştan yapılmış, Anadolu'nun en eski camiierindendir. M.S.639 yılında islam orduları DiYAR­BAKıR'ı fethedince Mar-Toma Kilisesi'nin camiiye çevrilmesiyle kurulmuştur. islam aleminde 5. Haremşerif olarak tanınmaktadır. Duvarlarında birçok uygarlığın kitabesi bulunmaktadır.
SAFA CAMİİ: Palu (Parlı) Camii ismi de verilen yapı 1532 yı­lında yapılmış bir Akkoyunlu eseridir. Çini ve motiflerle süslen­miş çok zarif olan minaresinin son zamanlara kadar kılıfla muhafaza edildiği söylenmektedir. Batısında büyük Hekim Muslihiddin-i Lari'nin mezarı vardır.
BEHRAMPAŞA CAMİİ: 1572 yılında Diyarbakır alisi Behram Paşa tarafından yaptırılmış Osmanlı eseridir. Giriş kapısının üstündeki sağ ve sol sahanların ters düzeninin bugünkü in­şaatlarda kullanılan modern sıkıştırma usulünün günümüzden 400 sene önce taş inşaatına tatbiki suretiyle yapılması fen adamları­nın dikkatini çekmekte ve takdirini kazanmaktadır.
HAZRETi SÜLEYMAN CAMİİ: Camii'nin diğer adları da Na­sıriye Kale Camii'dir. 1155-1169 yılları arasında Nisanoğlu Ebul­Kasım tarafından yaptırılmıştır. Camiinin bitişiğindeki Halid Bin Velid'in oğlu Süleyman ile DiYARBAKıR'ın Arap'lar tarafından alın­ması sırasında şehit düşen diğer sahabeler yatmaktadır. Camii Selçuklu tarzında, mimarisi ise Arap usulüdur.
NEBİİ CAMİİ: Akkoyunlu eseri olup, 15. Yüzyıldan kalma taşla örtülü tek kubbeli bir camiidir. Minaresinde Peygamber Efendi­mizden (Kaalen Nebiye) diye bahseden kitabelerin çokluğundan dolayı Nebi veya Peygamber Camii denildiği sanılmaktadır. 1530 yılında Hacı Hüseyin adlı bir kasap tarafından yaptırılan minare­si 1960 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce yeri değiştirilerek onarılmıştır.
FATİHPAŞA CAMİİ: Kurşunlu Camii'de denilmektedir. 1516-1520 yılları arasında şehrin ilk Osmanlı valisi DiYARBAKıR'lı Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. ilk Osmanlı eseri­dir. Duvarlı çok güzelOsmanlı çinileri ile kaplıdır. Mihrabı ve min­beri görkemli bir sanat yapıtı olan camii'nin ayrıntıları Selçuklu tarzındadır. Cumhuriyet devrinde onarılan camii'nin yanında birde türbe vardır.
HÜSREVPAŞA CAMİİ: Osmanlı devri Diyarbakır Valile­rinin ikincisi olan Hüsrevpaşa tarafından 1512-1528 tarihleri ara­sında yaptırılmıştır. Bina önce Üsreviye Medresesi adı ile yaptırılmıştır. Kesme taştan yaptırılmış olan minaresi Selçuklu tar­zında olup, sarkıtlarla süslüdür.
MELEK AHMET CAMİİ: Melek Ahmet Paşa tarafından 16. Yüzyılda yaptırılmıştır. Tümü çiniden yapılmış mihrabı çok ilgi çe­kicidir. Minaresine yarıya kadar birbirini görmeyen iki merdiven­le çıkılır, yarıda bu iki merdiven birleşir. Kaidesinin süslemeciliği oldukça inceliklidir. Çini mozaiklerle süslü kabartmalar ince ve ustalıkiı bir beğeni örneğidir.
İSKENDER PAŞA CAMİİ: Vali iskender Paşa tarafından 1551 yılında yaptırılmıştır. Önünde şadırvanı, doğusunda türbesi var­dır. Kara ve beyaz taşlarla süslü olan camii güzel bir Osmanlıeseridir.
DÖRT AYAKLI MİNARE: Akkoyunlu Kasım Han tarafından yaptırılan Şeyh mutahhar Ca­mii'sinin dört ayaklı minaresi yekpare dört sütun üzerinde inşaa ettirilmiş ilginç anıtlardandır. Minarenin sütunları altından yedi defa geçenin her dileğinin yerine geldiğine inanılır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder